a

Facebook

Twitter

Copyright 2015 Libero Themes.
All Rights Reserved.
 

İdari Yargıda Parasal Davalarda Temyiz Sınırı

istinaf.com > Bilgi İçerikleri  > İdari Yargıda Parasal Davalarda Temyiz Sınırı

İdari Yargıda Parasal Davalarda Temyiz Sınırı

İdari yargıda parasal davaların istinaf ve temyiz sınırları ile ilgili olarak 7524 sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile değişiklikler yapılmıştır.

Bilindiği üzere Anayasa Mahkemesinin 13/10/2023 tarih ve 32338 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 26/7/2023 tarih ve E: 2023/36, K: 2023/142 sayılı kararı ile 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 18/6/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle değiştirilen 46. maddesinin birinci fıkrasının; (b) bendinde yer alan “Konusu yüz bin Türk lirasını aşan…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE karar verilmişti.

Anayasa Mahkemesinin gerekçesine bakıldığında aşağıdaki iki husus öne çıkmaktadır.

Kurala konu parasal sınırın her yıl yeniden değerleme oranına göre güncellenmesi nedeniyle işlem veya eylem tarihi, idareye başvuru tarihi, dava tarihi, ilk derece mahkemesi karar tarihi veya istinaf merciinin karar tarihi itibarıyla farklı aşamalarda farklı şekillerde uygulanması söz konusu olabilir.

Bu itibarla kuralda temyiz kanun yoluna başvuru açısından hangi tarihteki parasal sınırın uygulanacağı hususunun açık, net ve tereddüde yer vermeyecek şekilde düzenlememiş olması nedeniyle kuralın kanunilik şartını taşımadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi Kararı üzerine yeni yapılan bu düzenleme ile temyiz sınırı ile ilgili olarak artık istinafın karar verdiği tarihteki parasal tutarlar esas alınacaktır. Uygulamada yargılama sürelerinin uzun sürmesi nedeniyle istinaf yerlerince verilen kararlara göre belirlenen temyiz parasal sınırları, davanın açıldığı tarihe göre değişebilmekte örneğin parasal davalar açılırken temyize tabi dava niteliğinde olmasına rağmen istinafın karar verdiği tarih itibariyle temyiz sınırı altında kalabilmektedir. Dolaysıyla bu yeni düzenleme ile de parasal davalar açılırken bu davaların temyize tabi olup olmadığı bilinememektedir. Temyize tabi olup olmamayı istinafın karar verdiği tarihte, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranları tespit edilecek temyiz sınırı tutarı belirleyici olacaktır.

Anayasa Mahkemesi kararında yapılan tespite göre, Danıştay içtihatları uyarınca söz konusu parasal sınır bölge idare mahkemesinin karar tarihi itibarıyla esas alınmakta olup bölge idare mahkemesinin karar tarihine göre bu kararın temyize tabi olup olmadığı tespit edilmektedir.

İlk derece Mahkemesi Kararlarının Kesinlik Sınırı

7524 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemeye göre “konusu otuz bir bin Türk lirasını geçmeyen; vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı” kuralı getirilmiştir. Bu hükme göre konusu otuz bir bin Türk lirasını geçmeyen; vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olmaktadır. Bu kararlar hakkında istinaf mercilerine yapılan başvurular kesin karar nedeniyle incelenmeksizin reddedilecektir. Haliyle istinaf incelemesine tabi olmayan kararlar ile ilgili olarak temyiz yoluna da başvurulamayacağı açıktır.

Parasal Davalarda Kesinlik Sınırı

7524 sayılı Kanun ile “vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar” ile ilgili olarak temyiz parasal sınırı yeniden düzenlenmiştir.

Yeni yapılan düzenleme ile iki ayrı kriter getirilmiştir.

1-İdare ve vergi mahkemeleri kararı üzerine doğrudan temyiz edilmesi durumunda temyiz parasal sınırı dokuz yüz yirmi bin Türk lirası olmuştur.

“Konusu dokuz yüz yirmi bin Türk lirasını aşan; vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar.”

2– İdare ve vergi mahkemeleri kararı üzerine istinaf kanun yolu incelemesinde kaldırma kararı üzerine yeniden karar verilen davalarda temyiz parasal sınırı iki yüz yetmiş bin Türk lirasını aşıp dokuz yüz yirmi bin Türk lirasını aşmayan davalar olmuştur.

Konusu iki yüz yetmiş bin Türk lirasını aşıp dokuz yüz yirmi bin Türk lirasını aşmayan; vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan ve istinaf kanun yolu incelemesinde kaldırma kararı üzerine yeniden karar verilen davalar.

İdari yargı için 7524 sayılı Kanun ile yeniden belirlenen “vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar” ile ilgili olarak temyiz parasal sınırları 2 Ağustos 2024 tarihinden itibaren geçerli olacaktır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesine göre, 45 inci ve 46 ncı maddeler uyarınca istinaf veya temyiz yoluna başvurulabilecek kararların belirlenmesinde ise ilk derece mahkemesi veya bölge idare mahkemesince nihai kararın verildiği tarihteki parasal sınır esas alınacağı,  ancak nihai karar tarihinden sonra parasal sınırlarda meydana gelen artış, bölge idare mahkemesinin kaldırma veya Danıştay’ın bozma kararı üzerine yeniden bakılan davalarda uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.

Örnek olarak vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar niteliğinde olan A ve B davalarının aynı tarihte açıldığını düşünelim. A davanın konusunun 271.000 Tl olduğunu ve B davasının konusunun 900.000 TL olduğunu düşünelim.

Her iki davanın aynı yılda istinafta karar verildiğini varsayalım. A davası hakkında istinaf kaldırma kararı üzerine verilen karar aynı yıl tekrar istinafa gelip esastan karar verilmesi durumunda bu karar temyize tabi olmaktadır.

B davası hakkında başka bir istinaf mahkemesi iş yükü vs sebeple yılsonuna doğru kaldırma kararı dışında örneğin istinaf başvurusunu reddederse bu davanın konusu tutar A davasına göre çok fazla olmasına rağmen temyize tabi olmamaktadır.

Bu hususta değişik örnekler de oluşturulabilir. Dolaysıyla idari yargıda yeni belirlenen temyiz sınırı tutarlar yeni tartışmalara sebep olabilecektir.

Yine 7524 sayılı Kanun ile Bölge idare mahkemesinin 48 inci maddenin yedinci fıkrası uyarınca verdiği kararlara karşı tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği kuralı getirilmiştir. Anılan 48 inci maddenin yedinci fıkrasında, “Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin ödenmemiş olduğu, dilekçenin 3 üncü madde esaslarına göre düzenlenmediği, temyizin kanuni süre içinde yapılmadığı veya kesin bir karar hakkında olduğunun anlaşıldığı hâllerde, 2 ve 6 ncı fıkralarda sözü edilen kararlar, dosyanın gönderildiği Danıştay’ın ilgili dairesi ve kurulunca, kesin olarak verilir.” hükmü yer almaktadır.

Anayasa Mahkemesinin 13/10/2023 tarih ve 32338 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 26/7/2023 tarih ve E: 2023/36, K: 2023/142 sayılı kararında aşağıdaki gerekçelere yer verilmişti.

“15. Kurala konu parasal sınırın her yıl yeniden değerleme oranına göre güncellenmesi nedeniyle işlem veya eylem tarihi, idareye başvuru tarihi, dava tarihi, ilk derece mahkemesi karar tarihi veya istinaf merciinin karar tarihi itibarıyla farklı aşamalarda farklı şekillerde uygulanması söz konusu olabilir. Ayrıca idari yargılamada kanun yollarını düzenleyen 6/1/1982 tarihli ve 2575 sayılı Danıştay Kanunu, 6/1/1982 tarihli ve 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun veya 2577 sayılı Kanun’da da bölge idare mahkemesi kararlarına karşı temyiz başvurusunda bulunmak için geçerli parasal sınır belirlenirken anılan tarihlerden hangisinin dikkate alınacağı hususunda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle yargılama süreçlerinden dolayı daha önce temyize tabi olan bir karar, bölge idare mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesin olabilir.

  1. Bu bağlamda temyize tabi kararların belirlenmesine ilişkin parasal sınırın her yıl güncellenmesi nedeniyle hangi tarihteki parasal sınıra göre temyiz kanun yoluna başvurulabileceğinin kanunda belirli bir açıklıkta ve öngörülebilir bir şekilde düzenlenmesi gerekir. Bu itibarla kuralda temyiz kanun yoluna başvuru açısından hangi tarihteki parasal sınırın uygulanacağı hususunun açık, net ve tereddüde yer vermeyecek şekilde düzenlememiş olması nedeniyle kuralın kanunilik şartını taşımadığı sonucuna ulaşılmıştır.
  2. Usul ekonomisi ve makul sürede yargılama ilkeleri açısından önemsiz sayılabilecek bazı davalarda verilen kararların kesin olması hükmün denetlenmesini talep etme hakkına aykırılık teşkil etmez (AYM, E.2022/135, K.2023/30, 16/2/2023, § 35). Ayrıca ilk derece mahkemesi kararlarına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararlar da hükmün denetlenmesi hakkına aykırılık teşkil etmez. Ancak bölge idare mahkemesince istinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve işin esası hakkında karar verilmesi hâlinde bölge idare mahkemesinin ilk elden verdiği bu karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulamaması hükmün denetlenmesi hakkına aykırılık teşkil edebilir. Zira konusu istinaf sınırının üzerinde olup beş yüz seksen bir bin Türk lirasının altında kalan uyuşmazlıkların tamamının tutar açısından önemsiz olduğu söylenemez ve kural nedeniyle bölge idare mahkemesi kararlarına karşı temyiz kanun yoluna başvurulamamaktadır.
  3. Bu kapsamda tutarı itibarıyla önemsiz olduğu kabul edilemeyecek vergi, tam yargı veya iptal davasında, ilk kez bölge idare mahkemesince davacı aleyhine bir hüküm kurulması durumunda, kural nedeniyle bu hükmün denetlenememesi kişilere aşırı külfet yüklemekte, Danıştayın iş yükünün azaltılması amacı ile davacıların hükmün denetlenmesini talep etme haklarını kullanmadaki menfaatleri arasındaki denge davacılar aleyhine bozulmaktadır. Bu nedenle konusu beş yüz seksen bir bin Türk lirasının altında kalan tüm vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlerden kaynaklanan davalarda ilk kez davacılar aleyhine hüküm kuran bölge idare mahkemesi kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurulamaması hükmün denetlenmesini talep etme hakkına orantısız bir sınırlama getirmektedir.”

 

7524 sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ile ilgili hükümleri:

MADDE 52- 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Ancak, konusu otuz bir bin Türk lirasını geçmeyen; vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz.”

“Bölge idare mahkemesinin 48 inci maddenin yedinci fıkrası uyarınca verdiği kararlara karşı tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.”

MADDE 53- 2577 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinin birinci fıkrasının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen (b) bendi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş, fıkraya (b) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.

“b) Konusu dokuz yüz yirmi bin Türk lirasını aşan; vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar.”

“c) Konusu iki yüz yetmiş bin Türk lirasını aşıp dokuz yüz yirmi bin Türk lirasını aşmayan; vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan ve istinaf kanun yolu incelemesinde kaldırma kararı üzerine yeniden karar verilen davalar.”

MADDE 54- 2577 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesine “Parasal sınırların artırılması:” başlığı eklenmiş ve madde aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“EK MADDE 1- 1. Bu Kanunda öngörülen parasal sınırlar; her yıl, bir önceki yıla ilişkin olarak 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında, takvim yılı başından geçerli olmak üzere artırılmak suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların bin Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.

  1. 17 ncimadde uyarınca duruşma yapılmasının zorunlu olduğu davaların belirlenmesinde davanın açıldığı; 45 inci ve 46 ncımaddeler uyarınca istinaf veya temyiz yoluna başvurulabilecek kararların belirlenmesinde ise ilk derece mahkemesi veya bölge idare mahkemesince nihai kararın verildiği tarihteki parasal sınır esas alınır. Ancak nihai karar tarihinden sonra parasal sınırlarda meydana gelen artış, bölge idare mahkemesinin kaldırma veya Danıştayın bozma kararı üzerine yeniden bakılan davalarda uygulanmaz.”

 

 

 

Yorum Yok

Yorum Yap