Özelleştirme Yüksek Kurulunca satılan taşınmazın emsalinin satıştan sonra düşürülmesi nedeniyle, oluşan taşınmaz değer kaybının tazmini gerekir.
Özelleştirme Yüksek Kurulunca satışı gerçekleşen taşınmazın emsalinin satış işleminden sonra düşürülmesi nedeniyle, taşınmazın satış işleminden doğan ve bilirkişi raporunda tespit edilen taşınmaz değer kaybının davalı idarece davacıya ödenmesi gerekmektedir.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2017/7082
Karar No : 2021/13733
DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI : Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı – ANKARA
VEKİLİ : Av.
DAVANIN KONUSU: Ankara İli, Gölbaşı İlçesi, Ballıkpınar Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın Özelleştirme Yüksek Kurulunun 01.06.2010 tarihli, 2010/31 sayılı kararıyla özelleştirme kapsam ve programına alınarak özelleştirilmesi sonucu yapılan ihale neticesinde satın alınmasından sonra Özelleştirme Yüksek Kurulunca yapılan 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planı, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri ile uğranıldığı öne sürülen 888.091,31 TL (ıslahtan önce 550.000,00 TL) zararın sözleşmenin imzalandığı 11.04.2013 tarihinden itibaren işletilecek banka mevduatına uygulanan en yüksek faizle birlikte ödenmesi istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
Davacı tarafından; davalı idare ile aralarında 11.04.2013 tarihinde uyuşmazlığa konu taşınmazın satın alınmasına ilişkin varlık satış sözleşmesinin imzalandığı, ne tanıtım dokümanında ne ihale şartnamesinde uyuşmazlığa konu taşınmazı kapsayan alanda yapılan 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planı, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle 2012 yılında açılmış bir davanın bulunduğuna dair bilgi yer almadığı, taşınmaz değerinin idarece 0,30 emsal değere göre tespit ve beyan edildiği ve bu değer üzerinden taşınmazın satın alındığı, imar planının yargı kararıyla iptaline karar verilmesi üzerine yeniden yapılan 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planı, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında taşınmazın emsal değerinin 0,20 olarak olarak belirlenmesi nedeniyle zarara uğranıldığı iddia edilmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI :
Davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği, idarenin kasıt ve kusurunun söz konusu olmadığı, söz konusu imar planlarına ilişkin davanın açılmasının ve imar planlarının iptalinin satış ve devir işlemlerinden sonra gerçekleştiği, davacının bir tacir olduğu, sonradan ortaya çıkan bir nedenle basiretli bir tacir sıfatı ile tazminat talep hakkının bulunmadığı savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ….’ÜN DÜŞÜNCESİ : Uyuşmazlıkta, davalı idare tarafından yapılan çevre düzeni planı ve imar planlarının yargı kararıyla iptaline karar verilmesinden sonra taşınmazın emsalinin 0.20’ye düşürülmesine ilişkin yapılan 1/1000 ölçekli uygulama imar planının yargı kararının gereğinin yerine getirilmesi amacıyla yapıldığı, bununla birlikte, davacının zararının yargı kararının yerine getirilmesine yönelik yapılan söz konusu imar planından değil, taşınmaz değerinin idarece 0,30 emsal değere göre tespit ve beyan edilmesi ve bu değer üzerinden davacı tarafından satın alınmasından sonra imar planının yargı kararıyla iptaline karar verilmesi nedeniyle yeniden yapılan imar planı ile getirilen yapılaşma koşulları arasındaki değer farkından kaynaklandığı açıktır.
Bu durumda, bilirkişi raporunda tespit edilen 825.469,49 TL değer kaybının davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiğinden davanın 825.469,49 TL’lik kısmının kabulüne, kalan kısmın reddine, kabulüne hükmedilecek 825.469,49 TL’nin 550.000,00 TL’sinin dava tarihinden (17.03.2017), kalan 275.469,49 TL’sinin ıslah tarihinden (18.09.2019) işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ:
Dava, Ankara İli, Gölbaşı İlçesi, Ballıkpınar Mahallesi, 150 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 01.06.2010 tarihli, 2010/31 sayılı kararıyla özelleştirme kapsam ve programına alınarak özelleştirilmesi nedeniyle yapılan ihale sonucu satın alınmasından sonra Özelleştirme Yüksek Kurulunca yapılan imar planı değişiklikleri ile uğranıldığı öne sürülen 550.000,00-TL zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
Anayasa’nın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.
İdare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup, idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru, hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde tam yargı davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İmar planlarının, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular gözönüne alınarak hazırlanması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 30.06.2010 tarih ve 2010/31 sayılı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınan hazineye ait Ankara İli, Gölbaşı İlçesi, Ballıkpınar Mahallesi,569 ve 570 sayılı parsellere ilişkin 1/25000,1/5000 ve 1/1000 ölçekli plan değişikliklerinin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 24/01/2012 tarih ve 2012/05 sayılı kararı ile onaylandığı, taşınmazlara E:0,30,Hmaks:6.50 yapılaşma koşulu öngörüldüğü, anılan imar planının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada 20/01/2014 günlü,E:2012/3025 sayılı Danıştay 6.Dairesi kararıyla planların önce yürütmesinin durdurulduğu, 13/10/2015 tarih ve K:2015/5967 sayılı kararla da planların iptaline karar verildiği, anılan yargı kararı sonrası Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 569 ve 570 sayılı parsellere ilişkin E:0,30,Hmaks:6.50 yapılaşma koşullu 1/25000,1/5000 ve 1/1000 ölçekli plan değişikliklerini 29/12/2014 tarih ve 2014/148 sayılı kararı ile onaylandığı, anılan imar planlarının da Danıştay 6.Dairesi’nin 13/10/2015 tarih ve E:2015/2515,K:2015/5968 sayılı kararı ile iptal edildiği, plansız kalan alana yönelik üçüncü kez planlama yapıldığı, gelişme konut alanlarındaki yapılaşma koşulu E:0,30 ,Hmaks:6.50’dan E;0,20, Hmaks:6.50’ye düşürülerek hazırlanan 1/25000,1/5000 ve 1/1000 ölçekli plan değişikliklerinin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 28/12/2016 tarih ve 2016/113 sayılı kararı ile onaylandığı, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 24/01/2012 tarih ve 2012/05 sayılı kararı ile onaylanan imar uygulaması ile dava konusu 150 ada ,1 sayılı parselin oluştuğu,150 ada ,1 sayılı parselin ” satış ” yöntemiyle özelleştirilmesi amacıyla 28/06/2012 tarihinden itibaren ihale ilanına çıkıldığı,19/02/2013 tarih ve 2012/ÖİB-K-24 sayılı kararı uyarınca davacı ile 11/04/2013 tarihinde varlık satış sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafından konut alanında E:0,30,Hmaks:6.50 yapılaşma koşulu ile satın aldığı taşınmazın imar planı değişikliği ile E;0,20, Hmaks:6.50’ye düşürülmesi nedeniyle uğranıldığı öne sürülen 550.000,00-TL zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldiği anlaşılmaktadır.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından Ankara İli, Gölbaşı İlçesi, Ballıkpınar Köyü,150 ada,1 parsele yönelik olarak hazırlanan tanıtım dökümanında taşınmazın hukuki durumuna yönelik olarak, yapılan resmi kurumlardaki araştırmada yargıya intikal eden herhangi bir sorun olmadığı belirtilmiş ve davacı tarafından taşınmazla ilgili 2012 yılında Danıştay’da açılan bir dava bulunduğu, 11/04/2013 tarihinde davalı tarafla varlık satış sözleşmesi imzaladığı taşınmazın durumunu ilişkin olarak yanıltıldığı ileri sürülmekte ise de, Danıştay 6.Dairesi’nin E:2012/3025 sayılı dosyasında 20/01/2014 tarihinde yürütmenin durdurulması kararı verildiği, varlık sözleşmesinin imzalandığı tarihte verilmiş herhangi bir yargı kararı bulunmadığı, gelişme konut alanlarındaki yapılaşma koşulunu E:0,30 ,Hmaks:6.50’dan E;0,20, Hmaks:6.50’ye düşürülerek hazırlanan 1/25000,1/5000 ve 1/1000 ölçekli plan değişikliklerinin yargı kararlarının gereğini yerine getirmek amacıyla Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 28/12/2016 tarih ve 2016/113 sayılı kararı ile onaylandığı göz önünde bulundurulduğunda davacının kendisinin yanıltıldığı, idarenin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği yolundaki iddialarına itibar edilmemiş olup ,herhangi bir hizmet kusuru bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle ortada davalı idarece tazmin edilmesi gereken bir zararın bulunmadığı sonucuna varıldığından davanın reddi gerektiği, düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Uyuşmazlığa konu taşınmaz Özelleştirme Yüksek Kurulunun 30.06.2010 tarihli, 2010/31 sayılı kararıyla özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır. Taşınmazı da kapsayan alanda yapılan 1/25000 ölçekli Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi Çevre Düzeni Planı Değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği Özelleştirme Yüksek Kurulunun 24.01.2012 tarihli, 2012/05 sayılı kararıyla onaylanmış ve askıya çıkarılmıştır. Askı sürecinde yapılan itirazlar reddedilerek söz konusu imar planları Özelleştirme Yüksek Kurulunun 12.06.2012 tarihli, 2012/79 sayılı kararı ile onaylanmış ve 16.06.2012 tarihli, 28325 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Uyuşmazlığa konu taşınmaz 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğiyle “Seyrek Yoğunlukta Kentsel Gelişme Alanında”, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğiyle “Gelişme Konut Alanında”, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğiyle ise “E:0,30, Hmaks:6,50 metre kullanım kararında Gelişme Konut Alanında” düzenlenmiştir. 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılan davada Danıştay Altıncı Dairesinin 20.01.2014 tarihli, E:2012/3025 sayılı kararıyla çevre düzeni planı ve nazım imar planı değişikliğinin yürütmesinin durdurulmasına, 13.10.2015 tarihli, E:2012/3025, K:2015/5967 sayılı kararıyla da dava konusu çevre düzeni planı ve nazım imar planı değişikliğinin iptaline karar verilmiştir. Bunun üzerine, aynı alana yönelik 1/25000 ölçekli Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi Çevre Düzeni Planı, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı hazırlanmış, anılan çevre düzeni planı ve imar planları Özelleştirme Yüksek Kurulunun 29.12.2014 tarihli, 2014/148 sayılı kararıyla onaylanmış ve 10.02.2015 tarihli, 29263 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Uyuşmazlığa konu taşınmaz yeni yapılan 1/25000 ölçekli çevre düzeni planında “Seyrek Yoğunlukta Kentsel Gelişme Alanında”, 1/5000 ölçekli nazım imar planında “Gelişme Konut Alanında”, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ise “E:0,30, Hmaks:6,50 metre kullanım kararında Gelişme Konut Alanında” düzenlenmiştir. Söz konusu çevre düzeni planı ve imar planının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesinin 13.10.2015 tarihli, E:2015/2515, K:2015/5968 sayılı kararıyla dava konusu çevre düzeni planı ve imar planının iptaline karar verilmiştir. Bunun üzerine, yeninden plansız alana yönelik imar planı çalışmaları başlamış, 1/25000 ölçekli Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi Çevre Düzeni Planı, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı Özelleştirme Yüksek Kurulunun 28.12.2016 tarihli, 2016/113 sayılı kararıyla onaylanmış ve 09.02.2017 tarihli, 29974 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Taşınmaz, söz konusu 1/25000 ölçekli çevre düzeni planında “Seyrek Yoğunlukta Kentsel Gelişme Alanında”, 1/5000 ölçekli nazım imar planında “Gelişme Konut Alanında”, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ise “E:0,20, Hmaks:6,50 metre kullanım kararında Gelişme Konut Alanında” düzenlenmiştir. Uyuşmazlığa konu taşınmazın yapılaşma şartlarının E:0,30’dan E:0,20’ye düşmesi üzerine, davacı tarafından zarara uğranıldığı iddiasıyla bakılmakta olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 125. maddesinin 1. fıkrasında idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiş, son fıkrasında ise, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun “Muafiyet” başlıklı 27. maddesinde; “Bu Kanun hükümleri gereğince yapılacak özelleştirme uygulamalarına ilişkin işlemler (danışmanlık hizmet alımları ile nihai devir işlemlerine ilişkin sözleşmeler dâhil) Katma Değer vergisi hariç her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. İdarenin taraf olduğu dava ve takiplerde, İdare her türlü harçtan muaftır. Özelleştirme uygulamalarına ilişkin idari davalar, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülür” hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
USUL YÖNÜNDEN:
Davalı tarafından yapılan davada süre aşımı bulunduğu yönündeki itiraza ilişkin olarak, taşınmazın yapılaşma koşullarından emsalin 0.20 olarak belirlenmesine ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planının Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 28/12/2016 tarih ve 2016/113 sayılı kararı ile onaylandığı ve 09.02.2017 tarihinde Resmi Gazetede yayımlandığı, askı sürecinde yapılan itirazların reddedilmesi sonucu anılan uygulama imar planının yeniden Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 24.05.2017 tarihli, 2017/34 sayılı kararıyla onaylanarak 02.06.2017 tarihli, 30084 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı, bakılmakta olan davanın ise 17.03.2017 tarihinde açıldığı görüldüğünden davada süre aşımı bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
ESAS YÖNÜNDEN:
Uyuşmazlığın çözümü için yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve Naip Üye … tarafından, dilekçelerde yer alan iddialara ilişkin resen seçilen İnşaat Mühendisi, Gayrimenkul Değerleme Uzmanı ….; İnşaat Mühendisi, Gayrimenkul Değerleme Uzmanı ……; Şehir Plancısı, Gayrimenkul Değerleme Uzmanı …..’ün katılımı ile yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda yöneltilen sorular çerçevesinde düzenlenen rapor dava dosyasına sunulmuştur.
Yerinde Yaptırılan Keşif ve Bilirkişi İncelemesi Sonucu Düzenlenen Bilirkişi Raporunda;
Ankara İli, Gölbaşı İlçesi, Balıkpınar Mahallesindeki emsal satış değerleri üzerinden yapılan irdeleme sonucunda, dava konusu taşınmazın mevcut haliyle genel ekonomik durum, gayrimenkul fiyatlarındaki son dönemlerdeki durağanlaşma da dikkate alındığında keşif tarihi olan 14.06.2019 tarihi itibariyle arsa birim rayiç değerinin 190,00 TL/metrekare olarak takdir edildiği,
Taşınmazın keşif tarihi itibariyle toplam değerinin 18.976,31X190,00 TL = 3.605.498,90 TL olduğu,
Söz konusu değerin işbu dava tarihindeki (02.11.2017) karşılığının Yİ-ÜFE endeksleri ile yapılan hesaplama neticesinde (312,21 / 457,16 X 190,00 L/metrekare = 129, 75 TL/metrekare) 130,00 TL/metrekare olarak hesap edildiği,
Ancak bilhassa 2018 yılının ikinci yarısında genel ekonomik duruma paralel olarak endekslerde artış yönünde aşırı hareketlenme yaşandığı, bu durum taşınmazın dava tarihi değerine negatif yönde etki ettiği, bir başka ifadeyle endekslerdeki artışın aksine gayrimenkul fiyatlarının durağanlaştığı, hatta düşüş eğilimine girdiği, bu husus göz önünde bulundurularak dava tarihindeki hesap neticesinde bulunan değerde yaklaşık 1,20 pozitif yönde düzeltme yapıldığı, taşınmazın dava tarihindeki değerinin (130,00 TL X 1,20 = 156,00 TL) 156,00 TL/metrekare olarak takdir edildiği, bu durumda taşınmazın dava tarihi itibariyle toplam değerinin 18.976,31 metrekare X 156,00 TL = 2.960.304,36 TL olduğu,
Taşınmazın satış tarihindeki yapılaşma koşulu olan emsalin 0,30 iken dava tarihi itibariyle 0,20 ye düştüğü, taşınmazın satış tarihindeki emsalin, dava tarihindeki emsalin %50 üzerinde olduğu, bu emsaldeki düşüşün inşaat alanında azalmaya neden olduğu, ancak taşınmazın formu, büyüklüğü, konumunda kaynaklanan bir tabi zeminin her zaman bir bedeli olacağı dikkate alınarak emsalin düşüşü veya emsalin artışı oranında bşr bedelin artışına veya azalışına tekabül etmeyeceği dikkate alındığında, dava konusu taşınmazda %30 oranında değer kaybı olacağının hesap edildiği,
Dava konusu taşınmazın yapılaşma koşulunda emsalin 0,30 olması halinde, taşınmazın dava tarihi itibariyle metrekare bedelinin 156,00 TL/metrekare X 1,30 = 202;80 TL/metrekare; taşınmazın dava tarihi itibariyle toplam değerinin 18.976,31 metrekare X 202,80 TL =3.848.395, 67 TL olduğu,
Dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle emsalinin 0,30’dan 0,20’ye düşürülmesi nedeniyle aradaki fark bedelinin (3.848.395,67 TL – 2.960.304,68 TL ) = 888.091,31 TL olacağının hesap edildiği,
Bu aradaki fark bedel nedeniyle alım vergisi (tapu harcı bedeli) oranı %2 olması nedeniyle fazladan ödenen alım vergisi bedelinin ise (888.091,31 TL X %2) 17.761,83 TL olacağı, bu bedel farkının da davacının zararı olarak kabul edilebileceği,
tespit ve değerlendirmelerinde bulunulmuştur.
Anılan bilirkişi raporunun, taraflara tebliğ edilmesi üzerine, davacı ve davalı idare tarafından özelleştirme işlemlerinin 4046 sayılı Kanunun 27. maddesi gereğince her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu, dolayısıyla tapu harcından kaynaklanan bir zarar bulunmadığı belirtilmiş ve davacı tarafından sunulan ve Danıştay Genel Yazı İşleri Müdürlüğü kayıtlarına 18.09.2019 tarihinde giren dilekçe ile dava konusu bedel 338.091,31 TL artışla 888.091,31 TL olarak ıslah edilmiştir.
Dairemizin 09.01.2020 tarihli, E:2017/7082 sayılı ara kararıyla; söz konusu bilirkişi raporunda; uyuşmazlığa konu taşınmazla ilgili hesaplamalarda dava tarihi olarak esas alınan 02.11.2017 tarihinin, Ankara 13. İdare Mahkemesinin 05/10/2017 tarihli, E:2017/1682, K:2017/2691 sayılı davanın görev yününden reddi yolundaki kararı üzerine dosyanın Danıştay Altıncı Dairesi kayıtlarına girdiği tarih olduğu, ancak davanın ilk olarak sözü edilen İdare Mahkemesinde 17.03.2017 tarihinde açıldığının anlaşıldığı, bu bakımdan, bilirkişi raporunda yer alan dava tarihine ilişkin hesaplamaların davanın 17.03.2017 tarihinde açıldığı göz önünde bulundurularak yeniden yapılması gerektiği sonucuna ulaşıldığından bilirkişi kurulundan ek rapor istenilmesi zorunluluğunun doğduğu belirtilmiş ve bilirkişilerden ek rapor alınması amacıyla dosyanın bilirkişilere tevdi edilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi Ek Raporunda;
Dava konusu taşınmazın mevcut haliyle genel ekonomik durum, gayrimenkul fiyatlarındaki son dönemlerdeki durağanlaşma da dikkate alındığında keşif tarihi olan 14.06.2019 tarihi itibariyle arsa birim rayiç değerinin 190,00 TL/metrekare olarak takdir edildiği,
Taşınmazın keşif tarihi itibariyle toplam değerinin 18.976,31X190,00 TL = 3.605.498,90 TL olduğu,
Söz konusu değerin işbu dava tarihindeki (17.03.2017) karşılığının Yİ-ÜFE endeksleri ile yapılan hesaplama neticesinde (291,58 / 457,16 X 190,00 L/metrekare = 121, 18 TL/metrekare) 121,00 TL/metrekare olarak hesap edildiği,
Ancak bilhassa 2018 yılının ikinci yarısında genel ekonomik duruma paralel olarak endekslerde artış yönünde aşırı hareketlenme yaşandığı, bu durum taşınmazın dava tarihi değerine negatif yönde etki ettiği, bir başka ifadeyle endekslerdeki artışın aksine gayrimenkul fiyatlarının durağanlaştığı, hatta düşüş eğilimine girdiği, bu husus göz önünde bulundurularak dava tarihindeki hesap neticesinde bulunan değerde yaklaşık 1,20 pozitif yönde düzeltme yapıldığı, taşınmazın dava tarihindeki değerinin (121,00 TL X 1,20 = 145,20 TL) 145,00 TL/metrekare olarak takdir edildiği, bu durumda taşınmazın dava tarihi itibariyle toplam değerinin 18.976,31 metrekare X 145,00 TL = 2.751.564,95 TL olduğu,
Taşınmazın satış tarihindeki yapılaşma koşulu olan emsalin 0,30 iken dava tarihi itibariyle 0,20 ye düştüğü, taşınmazın satış tarihindeki emsalin, dava tarihindeki emsalin %50 üzerinde olduğu, bu emsaldeki düşüşün inşaat alanında azalmaya neden olduğu, ancak taşınmazın formu, büyüklüğü, konumunda kaynaklanan bir tabi zeminin her zaman bir bedeli olacağı dikkate alınarak emsalin düşüşü veya emsalin artışı oranında bşr bedelin artışına veya azalışına tekabül etmeyeceği dikkate alındığında, dava konusu taşınmazda %30 oranında değer kaybı olacağının hesap edildiği,
Dava konusu taşınmazın yapılaşma koşulunda emsalin 0,30 olması halinde, taşınmazın dava tarihi itibariyle metrekare bedelinin 145,00 TL/metrekare X 1,30 = 188,50 TL/metrekare; taşınmazın dava tarihi itibariyle toplam değerinin 18.976,31 metrekare X 188,50 TL =3.577.034, 44 TL olduğu,
Dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle emsalinin 0,30’dan 0,20’ye düşürülmesi nedeniyle aradaki fark bedelinin (3.577.034,44 TL – 2.751.564,95 TL ) = 825.469,49 TL olacağının hesap edildiği,
Bu aradaki fark bedel nedeniyle alım vergisi (tapu harcı bedeli) oranı %2 olması nedeniyle fazladan ödenen alım vergisi bedelinin ise (825.469,49 TL X %2) 16.509,39 TL olacağı, bu bedel farkının da davacının zararı olarak kabul edilebileceği,
tespit ve değerlendirmelerinde bulunulmuştur.
Dosyanın ve yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporun birlikte değerlendirilmesinden, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 30.06.2010 tarih ve 2010/31 sayılı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınan Hazineye ait Ankara İli, Gölbaşı İlçesi, Ballıkpınar Mahallesi, …ve …sayılı parsellere ilişkin 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 24/01/2012 tarih ve 2012/05 sayılı kararı ile onaylandığı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında taşınmazlara E:0,30, Hmaks:6.50 yapılaşma koşulu öngörüldüğü, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği uyarınca yapılan imar uygulaması sonucu dava konusu …ada, … parsel sayılı taşınmazın oluştuğu, …ada, … parsel sayılı taşınmazın “satış” yöntemiyle özelleştirilmesi amacıyla 28/06/2012 tarihinden itibaren ihale ilanına çıkıldığı, 19/02/2013 tarih ve 2012/ÖİB-K-24 sayılı kararı uyarınca davacı ile 11/04/2013 tarihinde varlık satış sözleşmesi imzalandığı, anılan 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada Danıştay Altıncı Dairesinin 20/01/2014 tarihli, E:2012/3025 sayılı kararıyla çevre düzeni planı ve nazım imar planı değişikliklerinin yürütmesinin durdurulmasına, 13/10/2015 tarih ve K:2015/5967 sayılı kararıyla da çevre düzeni planı ve nazım imar planı değişikliğinin iptaline karar verildiği, anılan yargı kararı sonrası Özelleştirme Yüksek Kurulunca uyuşmazlığa konu taşınmazı da kapsayan alana ilişkin 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının yapıldığı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında taşınmaza E:0,30, Hmaks:6.50 yapılaşma koşulu öngörüldüğü, söz konusu çevre düzeni planı ve imar planlarının Özelleştirme Yüksek Kurulunun 29/12/2014 tarih ve 2014/148 sayılı kararı ile onaylandığı, anılan çevre düzeni planı ve imar planlarının da Danıştay Altıncı Dairesi’nin 13/10/2015 tarih ve E:2015/2515,K:2015/5968 sayılı kararı ile iptaline karar verildiği, plansız kalan alana yönelik üçüncü kez yapılan 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 28/12/2016 tarih ve 2016/113 sayılı kararı ile onaylandığı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında taşınmaza E:0,20, Hmaks:6.50 yapılaşma koşulu öngörüldüğü, varlık satış sözleşmesinin imzalandığı tarihte 0,30 olan emsalin, daha sonra 0,20’ye düşmesi nedeniyle 825.469,49 TL değer kaybının meydana geldiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta, davalı idare tarafından yapılan çevre düzeni planı ve imar planlarının yargı kararıyla iptaline karar verilmesinden sonra taşınmazın emsalinin 0.20’ye düşürülmesine ilişkin yapılan 1/1000 ölçekli uygulama imar planının yargı kararının gereğinin yerine getirilmesi amacıyla yapıldığı, bununla birlikte, davacının zararının yargı kararının yerine getirilmesine yönelik yapılan söz konusu imar planından değil, taşınmaz değerinin idarece 0,30 emsal değere göre tespit ve beyan edilmesi ve bu değer üzerinden davacı tarafından satın alınmasından sonra imar planının yargı kararıyla iptaline karar verilmesi nedeniyle yeniden yapılan imar planı ile getirilen yapılaşma koşulları arasındaki değer farkından kaynaklandığı açıktır.
Bu durumda, Özelleştirme Yüksek Kurulunca özelleştirme kapsam ve programına alınan ve ardından 0,30 emsal üzerinden davacıya satışı gerçekleşen taşınmazın emsalinin satış işleminden sonra 0,20’ye düşürülmesi nedeniyle, taşınmazın satış işleminden doğan ve bilirkişi raporunda tespit edilen 825.469,49 TL taşınmaz değer kaybının davalı idarece davacıya ödenmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, bilirkişi raporunda her ne kadar aradaki fark bedel nedeniyle alım vergisi (tapu harcı bedeli) oranı %2 olması nedeniyle fazladan ödenen alım vergisi bedelinin ise (825.469,49 TL X %2) 16.509,39 TL olacağı, bu bedel farkının da davacının zararı olarak kabul edilebileceği belirtilmiş ise de, yukarıda yer verilen 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun “Muafiyet” başlıklı 27. maddesi uyarınca söz konusu Kanun hükümleri gereğince yapılacak özelleştirme uygulamalarına ilişkin işlemler (danışmanlık hizmet alımları ile nihai devir işlemlerine ilişkin sözleşmeler dâhil) Katma Değer vergisi hariç her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olacağı belirtildiğinden ve taşınmazın satışına ilişkin işlemler sırasında herhangi bir harç ödenmediğinden, davacının bu bakımdan bir zararının olmadığı sonucuna ulaşılarak bilirkişi raporunun bu kısmına itibar edilmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
- Davacının maddi tazminat talebinin 825.469,49 TL’lik kısmının KABULÜNE, 62.621,82 TL’lik kısmının REDDİNE,
- Hükmedilen maddi tazminatın 550.000,00 TL’ sinin dava tarihinden (17.03.2017), kalan 275.469,49 TL’sinin ıslah tarihinden (18.09.2019) işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine,
- Hükmedilen maddi tazminat tutarı üzerinden hesaplanan 56.132,00 TL nispi karar harcından dava açılırken yatırılan 9,392,62 TL ve ıslah dilekçesiyle yatırılan 5.775,00 TL’ nin toplamı olan 15.167, 62 TL nispi karar harcı düşüldükten sonra kalan 40.964,38 TL’nin (dava açılırken dörtte birlik kısmı peşin yatırıldığından) davacıya tamamlattırılmasına,
- Hesaplanan 56.132,00 TL nispi karar harcının davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
- Davadaki haklılık oranına göre ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam 9.442,92 TL yargılama giderinin 8.777,00 TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
- Keşif ve bilirkişi avansından artan 785.98- TL’nin davacıya iadesine,
- Davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabul edilmesi, kısmen reddedilmesi nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 58.323,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, 8.941,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
- Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan 51,70 TL YD harcının davacıya iadesine,
- Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 13/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.