a

Facebook

Twitter

Copyright 2015 Libero Themes.
All Rights Reserved.
 

Yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerekir

istinaf.com > İçtihatlar  > Danıştay İçtihatları  > Yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerekir

Yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerekir

       

proje alanı yakınında …Deresinin bulunduğu ve çok çeşitli balık türlerinin yaşadığı, projenin bu dereye olumsuz etkilerinin bulunacağı ÇED raporunda bu konuda herhangi bir değerlendirmenin yapılmadığı, ve proje alanı çevresinde 500’e yakın endemik bitki türünün yaşadığı ileri sürüldüğünden, bu iddiaları araştırmaya yönelik seçilecek bilirkişiler arasında biyolog ile proje kapsamında ocak faaliyeti ile birlikte yapılması planlanan zenginleştirme tesisinde ne türden bir zenginleştirmenin öngörüldüğü, kimyasal bir süreç içerip içermediği, içeriyorsa çevresel etkileri ile alınması muhtemel tedbirlerin yeterli olup olmayacağını değerlendirmeye yönelik kimya mühendisinin de bulunması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Diğer taraftan, dava konusu proje kapasite artışı şeklinde planlandığından, yukarıda yer verilen Yönetmelikteki düzenleme gereği, söz konusu projenin çevresel etkileri ile mevcut ÇED kararlarına esas çevresel etkilerinin kümülatif olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu durumda, uyuşmazlığın tereddüte mahal vermeyecek şekilde çözümlenebilmesi amacıyla, temyiz dilekçelerindeki iddialar ile yukarıda yer verilen hususlar da dikkate alınarak, dava konusu projenin gerçekleştirilmesinin, kamu yararı ve çevre dengesi gözetilerek çevresel açıdan oluşturabileceği muhtemel zararlar ile bu zararların alınacak önlemlerle giderilebilmesinin mümkün olup olmadığının, aralarında çevre mühendisi, maden mühendisi, jeoloji/hidrojeoloji mühendisi, ziraat mühendisi, kimya mühendisi ve biyolog bilirkişiler olmak üzere, gerekirse başka dallarda da uzmanlar seçilerek oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak alınacak rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

 Çevresel Etki Değerlendirmesi için ayrıntılı bilgilere ulaşmak için buraya tıklayınız.

 

     T.C.

D A N I Ş T A Y

ALTINCI DAİRE

Esas No : 2021/8419

Karar No :2021/13700  

 

 

 

TEMYİZ EDENLER                  : 1- (DAVALI) :Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı – ANKARA

VEKİLİ                                        :

 

2- MÜDAHİL (DAVALI YANINDA):

VEKİLİ                                        : Av.

 

KARŞI TARAF (DAVACI)        : .. Köyü Tüzel Kişiliği

VEKİLİ                                        : Av.

 

İSTEMİN      KONUSU             : Erzincan İdare Mahkemesinin 04/08/2021 tarih ve E:2020/699, K:2021/949 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

 

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: Erzincan İli, Kemaliye İlçesi, … Mahallesinde davalı yanında müdahil tarafından yapılması planlanan “.. (ER:..) Ruhsat Numaralı Saha Demir Ocağı ve Kırma-Eleme-Yıkama-Sınıflandırma-Zenginleştirme Tesisi Kapasite Artışı” projesiyle ile ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce verilen .. tarih ve … sayılı ”Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu” kararının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; uyuşmazlığın çözümü amacıyla (çevre mühendisi, jeoloji mühendisi, maden mühendisi, ziraat mühendisi ve orman mühendisinden oluşan bilirkişi heyetiyle) yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; “Dosya üzerinden ve keşif esnasında yapılan incelemeler doğrultusunda Erzincan İli, Kemaliye İlçesi, … Köyü hudutları içinde bulunan …(ER:…) ruhsat numaralı demir madeni sahasında … Madencilik San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılması planlanan “Demir ocağı ve kırma, eleme, yıkama, sınıflandırma ve zenginleştirme tesisi kapasite artışı projesi”ne ilişkin olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca verilen 27/03/2020 tarihli “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının sürdürülebilir bir çevre için gereken kriterlere, ulusal ve uluslararası mevzuatta belirlenen kurallara, “teknik kriterlere” ve “eşik değerlere” uygun olduğu görülmüştür. Yapımı planlanan kapasite artırımı projesi nedeniyle çevredeki su kaynakları üzerinde tozlanmaya bağlı olarak kirlenmenin olduğu, ÇED raporunda da belirtildiği üzere, nakliye esnasında yollardaki spreyleme suyu ile patlatma yapılacak alanın spreylenmesinde kullanılacak su, kırma eleme yıkama sınıflandırma tesisinde oluşacak tozlanmayı önleyecektir. Bu önlemlerin yeterli olmaması halinde 31 Aralık 2004 tarih ve 25687 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ve 25/03/2012 tarih, 28244 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uyulacağını “… Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.” taahhüt etmektedir. Yapılacak patlatma sonucunda; 82,23 metrelik mesafeye 2 cm’lik taşların savrulacağı hesaplanmıştır. Faaliyet alanına en yakın konut 525 m mesafede ..Mezrasında bulunmakta olup, etki beklenmemektedir. 21 adet makine-teçhizat aynı anda çalışırsa ortamdaki gürültü 125,445 dB olacağı hesaplanmıştır. Faaliyet alanında yapılacak faaliyetler sırasında oluşacak gürültüden etkilenebilecek en yakın yerleşim yeri (konut) yaklaşık olarak 525 m mesafede yer almaktadır. Söz konusu yerleşim yerinde oluşacak gürültü düzeyi 71,04 dB olarak hesaplanmıştır. ÇGDY Ek.7 Tablo–4: Endüstri Tesisleri İçin Çevresel Gürültü Sınır Değerleri aştığı tespit edilmiştir. 71,04 dB’lik gürültülü maruz kalan konutta yaşayanlar rahatsız olduğu gibi, av hayvanları ve yakın çevredeki mahallelerde yaşayanların geçim kaynağı olan hayvancılığı da olumsuz yönde etkileyecektir. Hayvanlar strese girecekleri için; et ve süt verimi düşecektir. Yetiştirilen küçük ve büyük baş hayvanların etkilenmemesi için ortam gürültüsünün 35 dB’i geçmemesi gerekir. Hayvanların gürültüden etkilenmemesi için gürültü kaynağından en az 33.285 m uzak olmaları gerekmektedir. Proje kapsamında yapılacak kontrolsüz her patlatma işleminde ortaya çıkacak toz miktarı; 5.989,2 kg/patlatma olacaktır. Patlatma sırasında meydana gelen tozun %80’ini 10 mikrondan büyük partiküller meydana getirecek ve 4.791,4 kg/patlatma miktar çökecektir. Geriye kalan kısmı 1.197,8 kg/patlatma (%20’si) havada asılı kalacak ve rüzgarın etkisiyle seyrelerek dağılacaktır. Proje kapsamında kontrollü emisyon değeri 224,466 kg/saat ve kontrolsüz emisyon değeri 617,925 kg/saat bulunmaktadır. … köyü hudutları içerisinde bulunan .. (ER:…) ruhsat numaralı sahada yapılan gözlem ve incelemeler ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen … tarihli “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu” Raporunun inceleme ve irdelenmesi doğrultusunda, çevredeki su kaynakları üzerinde olumsuz etkilerinin olup olmadığı, olumsuz etkilerinin olması halinde bunların neler olduğu ve giderimi için ne gibi önlemler alındığı, bu önlemlerin yeterli olup olamayacağı, çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz bir etki yaratıp yaratmayacağı hususları değerlendirilmiş olup, saha incelemelerinde gözlemlenmiş ve risk oluşturan alanlar, firmanın ilgili Yönetmelikler çerçevesinde tespit ve önlemler alınacağı belirtilmiş olup, su kaynaklarının (yer altı ve yüzeysel sular) kirletilmemesi, korunması ve canlı hayatın sürdürülebilirliği açısından denetim, kontrol ve izlemelerin düzenli ve etkili bir şekilde yapıldığı ve ÇED Raporunda verilmiş alan taahhütlerin yerine getirildiği taktirde projenin uygulanmasında herhangi bir olumsuzluk yaşanmayacaktır. Dere ve tarım alanlarının amacı dışında kullanılması kapsamında; Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından verilen cevabi yazıda kurumu ilgilendiren ve yukarıda belirtilen kanun ve ilgili yönetmelikler çerçevesinde fiilen işe başlamadan gerekli izinlerin alınması gerektiği belirtilmiştir. Proje içeriğinde Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği kapsamında korunması gerekli alanlar kısmında; Tarım Alanları bulunmakta; Tarım Alanları: Tarımsal kalkınma alanları, sulanan, sulanması mümkün ve arazi kullanma kabiliyet sınıfları I, II, III ve IV olan alanlar, yağışa bağlı tarımda kullanılan I. ve II. sınıf ile, özel mahsul plantasyon alanlarının tamamı, korunması gerekli alanlar kısmında yer aldığı, fakat dava konusu ÇED raporunun 163. sayfasında korunması gerekli alanlar kısmında Tarım Alanları: bulunmamaktadır şeklinde yazılmıştır. Bu durum, proje içerisinde çelişki oluşturmaktadır. 115-2 ve 103 ada 6 nolu parseller tapu kayıtlarında mera vasfındadır fakat Tarım ve Orman Bakanlığından izin alınmamıştır. Yaşamın temel öğelerinden olan toprağın, ekonomisi büyük ölçüde tarımsal üretime bağlı olan ülkemizde, önemli bir üretim faktörü olduğu, ancak asırlardır pek çok medeniyete beşiklik yapmış olan Anadolu topraklarında, yoğun arazi kullanımı, aşırı otlatma, yangınlar ve tarla açma gibi nedenlerle doğal bitki örtüsünün tahribata uğradığı, bozulan doğal dengeler sonucu bazı bölgelerimizde erozyonun bir felaket haline geldiği, günümüzde ise hızlı nüfus artışı ile teknolojik ve endüstriyel gelişmelerin yeni konutların, fabrikaların ve yolların yapımını zorunlu kıldığı, bu gereksinmelerin çoğu kez arazinin kullanım amacı, topografyası ve bitki örtüsü tahrip edilerek karşılandığı, arazinin doğal özellikleri gözetilmeden tarım, mera, orman alanı veya tarım dışı amaçlı kullanılmasının erozyon, çoraklaşma, kirlenme gibi arazi bozulmalarını artırdığı ve ülkede ekonomik kayıpların yanında ekolojik kayıpları da beraberinde getirdiği, kuşkusuz topraktan çeşitli amaçlar için yararlanılacağı, ancak günümüz teknolojik koşullarında arzı artırılamayan, yerine geçebilecek bir eşdeğeri olmayan, oluştuğu yerde iken daha üretken olabilen, oluşumu asırlar sürmesine rağmen kaybı dakikalar içinde gerçekleşebilen ve kıt bir kaynak olan topraktan alınan ürünün gittikçe azaldığı, bu nedenlerden dolayı öncelikle üretken tarım topraklarının ve arazi bütünlüğünün çok iyi korunması gerektiği, toprak kaynaklarımızın korunması, geliştirilmesi, sürdürülebilirliğinin sağlanması ve en üst düzeyde üretimde kullanılması önem arz ettiğinden, açık işletmecilikte, iş makinelerinden ve delme-patlatma işleminden kaynaklanan gürültü sorunu ve örtü kazı sırasında oluşan toz emisyonları diğer çevre sorunları olarak sayılabilir. Söz konusu tozlar bitkilerin gündüzleri fotosentez, geceleri solunum yapmasını sağlayan “stoma” adı verilen gözeneklerini tıkayarak, hem tarımı yapılan kültür bitkilerinin hem de doğal olarak yetişen bitkilerin gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Yine tozun toprak gözeneklerini tıkayarak toprağın su geçirgenliği ve köklerin hava alımını azaltması sonucunda tarım alanlarında verim düşmelerine sebep olmaktadır. Maden sahası üzerindeki çalışma ile toprak flora ve fauna ile birlikte sıyrılmakta, yüzlerce yıl süren toprak oluşumu ve canlı yaşam bir anda yok edilmektedir. Bitki örtüsünün bir diğer türü de çayır ve meralardır. Çayır ve meralar hayvan otlatma açısından önemli alanlardır. Çayır ve meralar toprak üstü örtüsü olarak toprağı korur, suyu tutar, kaynak sularını toplar ve bu nedenle su toplama havzası işlevini üstlenir. Yaban hayvanlarına ve av hayvanlarına barınak olarak faunayı besler. Dava konusu proje alanı olarak belirlenen 1498,18 hektarlık proje alanı içerisinde tarım, çayır mera, orman ve hazine arazileri yer almaktadır. Bu alanlarda tarımsal özellikte tarla, bahçe ve mera bulunduğundan buraların madencilik faaliyetleri olarak kullanılması ile hayvancılık faaliyetleri için gerekli mera alanlarının azalması sonucu köylüler ekonomik olarak olumsuz etkilenecektir. Proje alanında tarım alanların kullanılması sonucu köylüleri önemli faaliyet alanlarında biri olan zirai faaliyetler azalacak ve köylüler ekonomik olarak olumsuz etkilenecektir. Demir ocağı ve kırma – eleme – yıkama – sınıflandırma – zenginleştirme tesisi kapasite artırım projesi” üzerinde yapılan hesaplama ve ölçümler neticesinde dava konusu izin, ruhsat ve dayanağı işlemler Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca verilen Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu; yukarıda sıralanan maddelerden yerleşim yerleri ve çevrede yaşayanların ekonomik, zirai ve hayvancılık gibi durumlarını olumsuz etkileyen sebepler ve risklerden dolayı “ÇED OLUMLU” kararının bu sorunlar çözülünceye kadar durdurulması gerekmektedir.” yönünde tespit ve görüşlere yer verilmiştir.

Bu durumda, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile yukarıda özetlenen ve karara esas alınabilecek nitelikte bulunan bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; dava konusu kapasite artırımı sonucunda çevrede oluşacak ses seviyesinin mevzuatta düzenlenen eşik değerin oldukça üstünde olduğu ve bu durumun da yöre halkı ve hayvan popülasyonu açısından ciddi bir etkilenmeye yol açacağı, proje alanı olarak belirlenen 1498,18 hektarlık proje alanı içerisinde tarım, çayır mera, orman ve hazine arazilerinin yer aldığı ve bu alanlarda yer alan tarımsal özellikte tarla, bahçe ve meraların madencilik faaliyetlerinde kullanılmasının yöre halkının zirai ve hayvancılık faaliyetlerini ekonomik olarak olumsuz etkileyeceği, bununla birlikte proje içeriğinde, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği kapsamında korunması gerekli alanlar kısmında yer alan tarım alanlarının (Tarım Alanları: Tarımsal kalkınma alanları, sulanan, sulanması mümkün ve arazi kullanma kabiliyet sınıfları I, II, III ve IV olan alanlar, yağışa bağlı tarımda kullanılan I. ve II. sınıf ile, özel mahsul plantasyon alanlarının tamamı) yer aldığı, fakat dava konusu ÇED dosyası içeriğinde, korunması gerekli alanlar kısmında “Tarım Alanları: bulunmamaktadır” ibaresine yer verildiği ve bu durumun proje içerisinde çelişki oluşturduğu, projedeki bu hususun fiili duruma uygun olmadığı, öte taraftan dava konusu alanda bulunan 115 ada .. parsel ve 103 ada .. nolu parselin tapu kayıtlarında mera vasfında olmasına rağmen Tarım ve Orman Bakanlığından izin alınmadığı projenin insan sağlığı, doğal yaşam habitatları, çevredeki tarım alanları ve hayvancılık faaliyetleri üzerinde risk oluşturduğu, konuyla ilgili tedbirlerin kısmen öngörülmekle birlikte yetersiz olduğu sonucuna varıldığından Erzincan İli, Kemaliye İlçesi, .. Köyü hudutları içerisinde bulunan … (ER:..) ruhsat numaralı sahada … Madencilik Sanayi ve Ticaret uhdesinde devam ettirilen demir madeni işletmeciliğine ilişkin düzenlenen demir ocağı ve kırma – eleme – yıkama – sınıflandırma – zenginleştirme tesisi kapasite arttırımı projesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen … tarihli ”Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

 

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, bilirkişi raporunda jeolojik yönden olumsuz bir değerlendirmenin olmadığı, maden mühendisi tarafından en yakın yerleşim yerine patlatmadan kaynaklı olumsuz etkilerin olmayacağının belirtildiği, bilirkişi raporunun aksine, en kötü durumda bütün makinelerin aynı anda çalışacağı varsayımı yapılarak gürültü düzeylerinin hesaplandığı ve çevresel gürültünün değerlendirilmesi ve yönetimi yönetmeliğinde belirtilen limit değerleri aşmadığının görüldüğü, ayrıca bu limit değerlerin aşılmadan çalışma yapılacağının taahhüt edildiği, çevre mühendisi tarafından projeyle ilgili herhangi bir olumsuz durumun belirtilmediği, ziraat mühendisi tarafından çelişki olarak ileri sürülen hususun ise, arazi kabiliyet sınıfları bakımından nihai ÇED raporunun 163. sayfasında belirtilen arazilerin, proje alanı ve yakın çevresinde yer almadığı şeklinde anlaşılması gerektiği, mera vasfında olan arazilerle ilgili gerekli izinlerin çalışmalara başlamadan önce alınacağının taahhüt edildiği, orman mühendisi tarafından da projenin herhangi bir olumsuz etkisinin saptanmadığı, bilirkişi raporundaki itirazların gözlemsel verilere dayandığı, herhangi bir bilimsel çalışmanın yapılmadığı, tavsiye niteliğinde önerilerde bulunulduğu, itirazlara karşılık olarak bilimsel verilerin nihai ÇED raporunda yer aldığı, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

2- Davalı yanında müdahil tarafından, ziraat ve orman mühendisi bilirkişiler tarafından kapasite artışının çevreye etkisinin ayrıca ve açıkça değerlendirilmediği, bilirkişilerin, projenin zirai faaliyetler ile hayvancılığa zarar vereceği, geçimlerini bundan sağlayan kişilerin ekonomik olarak zarara uğrayacağı yönündeki değerlendirmelerin somut bir veriye dayanmadığı, ayrıca faaliyete başlanılmadan önce gerekli izinlerin alınacağının taahhüt edildiği, proje alanı çevresindeki yer altı ve yüzeysel su kaynaklarına etkisine yönelik hidrojeolojik etüt raporunun hazırlandığı, Kemaliye İlçesi ve çevresinde 500 endemik türün değil yaklaşık 150 türün bulunduğu, en yakın yerleşim yerine etki etmesi muhtemel gürültü seviyesinin, mevzuatta öngörülen sınır değerin altında olduğu, ÇED raporunda belirtilen tarım alanlarının bulunmadığı, ancak yerleşim yerinde yaşayanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere tarımsal faaliyetler yapıldığı, kaldı ki proje alanı çevresinde mera alanlarının oldukça fazla olduğu, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde Mahkemeden yeniden keşif yapılmasının talep edildiği, nitekim yeniden yapılacak keşif ile ocak ve kırma-eleme tesisinde hangi makine ve teçhizatın kullanılacağının ve aynı anda çalışmasının gerekip gerekmeyeceği hususları ile ocak ve kırma eleme tesisinin birbirine olan uzaklığı belirlenerek, gürültünün kabul edilebilir sınırlarda kaldığının görüleceği, projenin tarım ve hayvancılığa etkisi olan etkisinin de anlaşılacağı, ayrıca mera alanları ile ilgili izinlerin alınmamış olmasının, ÇED Olumlu kararını kusurlandırmayacağı ileri sürülmektedir.

 

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

 

DANIŞTAY   TETKİK HAKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 29/10/2021 günlü, 31643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi uyarınca, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığı “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği” şeklinde değiştirildiğinden, husumetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yerineÇevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yöneltilmesine karar verilerek ve dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin ve Üye ….’in 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin (i) bendi uyarınca Dairemizce keşif ve bilirkişi incelemesinin yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yolundaki usule ilişkin azlık oyuna karşın, Mahkemece maddi olay açıklığa kavuşturulmadığından, bu aşamada temyiz isteminin esasının görüşülemeyeceği sonucuna varılarak, işin gereği görüşüldü:

 

İNCELEME VE GEREKÇE:

 

MADDİ OLAY :

Erzincan İli, Kemaliye İlçesi, … Mahallesi, … Mezrası sınırları içerisinde 1705,06 hektarlık sahanın 29,09 hektarlık (24,94 hektar ocak alanı + 4,15 hektar tesis alanı) kısmında rodövans sözleşmesi ile … Madencilik San. ve Tic. A.Ş. tarafından “Demir Ocağı Kırma Eleme Sınıflandırma Tesisi” işletilmektedir.

Davalı yanında müdahil tarafından, demir ocağı üretim kapasitesi yıllık 30.000 ton’dan 400.000 tona (80.000 m3), mevcut tesis kapasitesinin 1.600.000 tona (320.000 m3) yükseltilmesinin, ilave olarak 400.000 ton (80.000 m3) kapasiteli mobil konkasör tesisinin kurulmasının ve 29,09 hektar’lık (24,94 hektar ocak alanı + 4,15 hektar tesis alanı) ÇED alanının 2 poligonu da içerisine alacak şekilde 1498,18 hektar’lık alanına çıkarılmasının planlanması üzerine, ÇED raporu hazırlanarak davalı idare başvurulmuştur.

Davalı idare tarafından revize nihai ÇED raporu ile ilgili yapılan değerlendirme neticesinde,26/03/2020 tarih ve 5858 sayılı ”ÇED Olumlu” kararı verilmiştir.

Bunun üzerine, anılan kararın iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

 

İLGİLİ MEVZUAT:

2872 sayılı Çevre Kanununun 10. maddesinde; “Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez…” hükmüne yer verilmiştir.

25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 4. maddesinde;‘Çevresel etki değerlendirmesi olumlu kararı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Komisyon tarafından yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı olarak tanımlanmıştır. Aynı Yönetmeliğin 6. maddesinde ise; “(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeleri için; ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdikleri taahhütlere uymakla yükümlüdürler. (2) Kamu kurum/kuruluşları, bu Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesi sürecinde proje sahiplerinin veya Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşların isteyeceği konuya ilişkin her türlü bilgi, doküman ve görüşü vermekle yükümlüdürler. (3) (Değişik:RG-26/5/2017-30077) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı veya “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Ancak bu durum söz konusu teşvik, onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulmasına engel teşkil etmez. (4) Bu Yönetmelik hükümlerine göre karar tesis edilmeden önce, projenin gerçekleştirilmesinin mevzuat bakımından uygun olmadığının tespiti halinde, aşamasına bakılmaksızın süreç sonlandırılır.” kuralına, 7. maddesinde; “(1) Bu Yönetmeliğin; a) Ek-1 listesinde yer alan projelere, b) “ÇED Gereklidir” kararı verilen projelere, c) Kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi ek-1 listesinde belirtilen eşik değer veya üzerinde olan projelere, ÇED Raporu hazırlanması zorunludur.” kuralına yer verilmiştir. Aynı Yönetmeliğin Ek-III bölümünde; Çevresel Etki Değerlendirmesi Genel Formatının ihtiva etmesi gereken hususlar düzenlenmiş, Bölüm I: Projenin tanımı ve özellikleri; a) Proje konusu yatırımın tanımı, özellikleri, ömrü, hizmet maksatları, önem ve gerekliliği, b) Projenin yer ve teknoloji alternatifleri, proje için seçilen yerin koordinatları Bölüm II: Proje Yeri ve Etki Alanının Mevcut Çevresel Özellikleri; Proje alanının ve önerilen proje nedeniyle etkilenmesi muhtemel olan çevrenin; nüfus, fauna, flora, jeolojik ve hidrojeolojik özellikler, doğal afet durumu, toprak, su, hava, atmosferik koşullar, iklimsel faktörler, mülkiyet durumu, kültür varlığı ve sit özellikleri, peyzaj özellikleri, arazi kullanım durumu, hassasiyet derecesi (Ek-5’deki Duyarlı Yöreler Listesi de dikkate alınarak) benzeri özellikleri Bölüm III: Projenin İnşaat ve İşletme Aşamasında Çevresel Etkileri ve Alınacak Önlemler, Projenin; a) Çevreyi etkileyebilecek olası sorunların belirlenmesi, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi, kümülatif etkilerin belirlenmesi, b) Sera gazı emisyon miktarının belirlenmesi ve emisyonların azaltılması için alınacak önlemler, c) Projenin çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin azaltılması için alınacak önlemler, ç) İzleme Planı (inşaat dönemi), Bölüm IV: Halkın Katılımı; a) Projeden etkilenmesi muhtemel ilgili halkın belirlenmesi ve halkın görüşlerinin çevresel etki değerlendirmesi çalışmasına yansıtılması için önerilen yöntemler, b) Görüşlerine başvurulması öngörülen diğer taraflar, Notlar ve Kaynaklar; Ekler: Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru Dosyası hazırlanmasında kullanılan bilgi ve belgeler ile raporda kullanılan tekniklerden rapor metninde sunulamayan belgeler, Proje için seçilen yerin koordinatları, Proje için belirlenen yer ve alternatiflerinin varsa; çevre düzeni, nazım, uygulama imar planı, vaziyet planı veya plan değişikliği teklifleri, Proje ile ilgili olarak daha önceden ilgili kurumlardan alınmış belgeler şeklinde düzenlemeler yer almıştır.

4342 sayılı Mera Kanununun 3. maddesinde; Mera; ”Hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yer” , Tahsis: Çayır, mera, yaylak ve kışlakların kullanımlarının verimlilik ve sosyal adalet ilkelerine uygun şekilde düzenlenerek, münferiden ya da müştereken yararlanılmak üzere bir veya birkaç köy ya da belediyeye bırakılması, olarak tanımlanmıştır. 5. maddesinde; ”Komisyonca tespit edilecek ihtiyaca göre aşağıda belirtilen yerler mera, yaylak ve kışlak olarak, köylere veya belediyelere tahsis edilir: a) Kadimden beri mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılan yerler ile aynı amaçla kullanılmak üzere köy veya belediyelere tahsis ya da terk edilen yerler, b) Devletin hüküm ve tasarrufunda veya Hazinenin mülkiyetinde bulunan arazilerden etüt sonucu mera, yaylak ve kışlak olarak yararlanılabileceği anlaşılan yerler, c) Mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılmak amacıyla kamulaştırılacak yerler, d) Tapu kayıtlarında mera, yaylak ve kışlak olarak görülen ve halen işgal edilen yerler.”, 14. maddesinde; ”Tahsis amacı değiştirilmedikçe mera, yaylak ve kışlaktan bu Kanunda gösterilenden başka şekilde yararlanılamaz. Ancak, bu Kanuna veya daha önceki kanunlara göre mera, yaylak ve kışlak olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri bu amaçla kullanılan arazilerden;a) Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığının talebi üzerine, 3213 sayılı Maden Kanunu ve 6326 sayılı Petrol Kanunu ile 3/6/2007 tarihli ve 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu hükümlerine göre, arama faaliyetleri sonunda rezervi belirlenen maden ve petrol faaliyeti ile jeotermal kaynak ve doğal mineralli sular için zaruri olan, … yerlerin, ilgili müdürlüğün talebi, komisyonun ve defterdarlığın uygun görüşü üzerine, valilikçe tahsis amacı değiştirilebilir ve söz konusu yerlerin tescilleri Hazine adına, vakıf meralarının tescilleri ise vakıf adına yaptırılır.” hükmüne yer verilmiştir.

21/06/2005 tarih ve 25852 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliğinin Çevresel etki değerlendirmesi raporu sunulması başlıklı 41. maddesinde ise; “Tahsis amacının değiştirilmesi işlemlerine, çevresel etki değerlendirmesi süreci sonucu beklenmeden başlanır. Ancak tahsis amacı değiştirilecek alanların Hazine adına tescili için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” veya “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının ilgili kamu kuruluşuna sunulması zorunludur.” kuralı yer almaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinin yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller” başlıklı 266. maddesinde; “(1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. (Değişik cümle: 3/11/2016-6754/49 md.) Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. (Ek cümle: 3/11/2016-6754/49 md.) Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez.” hükmüne, “Keşif kararı” başlıklı 288. maddesinin 1. fıkrasında; “Hâkim, uyuşmazlık konusu hakkında bizzat duyu organları yardımıyla bulunduğu yerde veya mahkemede inceleme yaparak bilgi sahibi olmak amacıyla keşif yapılmasına karar verebilir. Hâkim gerektiğinde bilirkişi yardımına başvurur.” hükmüne yer verilmiştir.

 

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Yukarıda yer verilen hükümler uyarınca; çevresel etki değerlendirmesi ile,gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlendiği, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin irdelendiği, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin değerlendirildiği, ayrıca projelerin uygulanmasının izlendiği ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaların belirlendiği bir süreç öngörülmüş olup, Yönetmelik kapsamında yer alan bir faaliyet nedeniyle hazırlanacak ÇED raporunda özel format uyarınca, projenin gerçekleştirileceği yer ile alternatif alanlar belirlenerek projenin hizmet amacı, önem ve gerekliliği kapsamında yerin ve etki alanının çevresel özellikleri, çevresel etkiler ve alınacak önlemlerin tartışılması, faaliyet yerinin belirlenmesinde ise, faaliyetin büyüklüğü, amacı, ulaşım, iklim, toprağın ve çevrenin özellikleri, olası etkiler ve etkilerin azami giderilme olanakları gibi unsurların etkili olması, bu bağlamda, sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir çevre dengesinin sağlanması yolunda belirtilen nitelikteki bir faaliyete en uygun yerin seçilmesi esastır.

Çevresel etki değerlendirmesi; gerçekleştirilmesi planlanan projenin, çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin belirlenerek değerlendirilmesi amacıyla yapıldığından, ÇED sürecinde verilen kararların iptali istemiyle açılacak davalarda, yukarıda belirtilen Yönetmeliğin Ek III. maddesindeki unsurlar yönünden, ÇED kararlarının bir bütün olarak çevresel etkilerinin irdelenmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan; yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, tahsis amacı değiştirilmedikçe mera, yaylak ve kışlaktan, Mera Kanununda gösterilenden başka şekilde yararlanılamayacağı ancak belli şartlar dahilinde tahsis amacı değiştirilerek mera dışında kullanılmasına izin verilebileceği düzenlenmiş olmakla birlikte, gerek 2872 sayılı Çevre Kanununun 10. maddesi, gerekse ÇED Yönetmeliğinin 6. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, ÇED Olumlu/Gerekli Değildir kararı alınmadan mera alanında madencilik yapılabilmesi amacıyla gerekli iznin alınmasına yönelik başvuru mümkün ise de, ÇED Olumlu ve ÇED Gerekli Değildir kararı alınmadıkça projeyle ilgili gerekli olan izinlerin verilemeyeceği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta; her ne kadar dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında, dava konusu alanda bulunan 115 ada, 2 parsel ve 103 ada, 6 nolu parselin tapu kayıtlarında mera vasfında olmasına rağmen Tarım ve Orman Bakanlığından izin alınmadığı vurgulanmış ise de, yukarıda yer verilen mevzuat gereği, ÇED Olumlu kararı alınmadıkça mera alanının bu amaç dışında kullanılabilmesi için gerekli iznin verilmesinin mümkün olmadığı dikkate alındığında, “ÇED Olumlu” kararının verilmesi amacıyla idareye sunulan ÇED raporunda bu kapsamda alınmış bir izne yer verilmemesinin, iptal gerekçesi olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır. Kaldı ki revize nihai ÇED raporunda mera tahsis değişikliği işlemlerinin devam ettiği, ÇED alanları içerisinde kalan mera vasıflı araziler için Tarım ve Orman Müdürlüğüne mera tahsis değişikliği için gerekli başvuruların yapılacağı da taahhüt edilmiştir.

Ayrıca Mahkeme kararında, ÇED raporunda korunması gerekli alanlar kısmında yer alan tarım alanlarının (Tarım Alanları: Tarımsal kalkınma alanları, sulanan, sulanması mümkün ve arazi kullanma kabiliyet sınıfları I, II, III ve IV olan alanlar, yağışa bağlı tarımda kullanılan I. ve II. sınıf ile, özel mahsul plantasyon alanlarının tamamı) yer aldığı, fakat dava konusu ÇED dosyası içeriğinde, korunması gerekli alanlar kısmında “Tarım Alanları: bulunmamaktadır” ibaresine yer verildiği ve bu durumun proje içerisinde çelişki oluşturduğu hususu da iptal gerekçesi olarak yer almış ise de, davalı idare ile davalı yanında müdahil tarafından, ÇED raporunda, kabiliyet sınıfına göre sayılan alanların proje alanı ve çevresinde bulunmadığının belirtilmesi ile tarım alanlarının bulunmadığının değil, sadece belirtilen türden tarım alanlarının bulunmadığının ifade edildiği, dolayısıyla herhangi bir çelişkinin bulunmadığı ileri sürüldüğünden, bu yönüyle ÇED raporunun yeniden değerlendirilerek, ÇED raporunda verilen bilgilerin, fiili durumla örtüşüp örtüşmediğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

Diğer taraftan, diğer bir iptal sebebi olan gürültü hususuyla ilgili olarak, revize nihai ÇED raporunda proje nedeniyle meydana gelmesi muhtemel gürültünün, yapılan hesaplamalar neticesinde yasal sınırlar altında kalacağının taahhüt edildiği halde, bilirkişilerce gürültü seviyesinin, yasal sınır üzerinde olduğu yönündeki kanaate nasıl ulaşıldığının, bir başka ifadeyle, revize nihai ÇED raporunda yer alan gürültü seviyeleri ile bilirkişi raporunda yer alan gürültü seviyeleri arasındaki hesaplama farkının nereden kaynaklandığının açık ve somut bir şekilde ortaya konulmadığı görülmüştür.

Öte yandan, Mahkeme kararında iptal gerekçesi olarak çevredeki tarım alanları ve hayvancılık faaliyetleri üzerinde risk oluşturduğu, konuyla ilgili tedbirlerin kısmen öngörülmekle birlikte yetersiz olduğu yönünde değerlendirme yapılmış ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yer alan değerlendirmelerin soyut, yüzeysel ve genel nitelikte olduğu, projenin belli başlı konu başlıkları dahilinde ele alındığının görüldüğü oysaki dava konusu projede ocak faaliyeti dışında kırma-eleme-yıkama-sınıflandırma-zenginleştirme tesislerinin de bulunduğu, dolayısıyla tesislerin özellikleri ile çevresel etkilerine yönelik ayrıca bir değerlendirmenin yapılmadığı anlaşılmıştır.

Bilirkişi seçimi hususuna gelince, dava dilekçesinde, proje alanı yakınında …Deresinin bulunduğu ve çok çeşitli balık türlerinin yaşadığı, projenin bu dereye olumsuz etkilerinin bulunacağı ÇED raporunda bu konuda herhangi bir değerlendirmenin yapılmadığı, ve proje alanı çevresinde 500’e yakın endemik bitki türünün yaşadığı ileri sürüldüğünden, bu iddiaları araştırmaya yönelik seçilecek bilirkişiler arasında biyolog ile proje kapsamında ocak faaliyeti ile birlikte yapılması planlanan zenginleştirme tesisinde ne türden bir zenginleştirmenin öngörüldüğü, kimyasal bir süreç içerip içermediği, içeriyorsa çevresel etkileri ile alınması muhtemel tedbirlerin yeterli olup olmayacağını değerlendirmeye yönelik kimya mühendisinin de bulunması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Diğer taraftan, dava konusu proje kapasite artışı şeklinde planlandığından, yukarıda yer verilen Yönetmelikteki düzenleme gereği, söz konusu projenin çevresel etkileri ile mevcut ÇED kararlarına esas çevresel etkilerinin kümülatif olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu durumda, uyuşmazlığın tereddüte mahal vermeyecek şekilde çözümlenebilmesi amacıyla, temyiz dilekçelerindeki iddialar ile yukarıda yer verilen hususlar da dikkate alınarak, dava konusu projenin gerçekleştirilmesinin, kamu yararı ve çevre dengesi gözetilerek çevresel açıdan oluşturabileceği muhtemel zararlar ile bu zararların alınacak önlemlerle giderilebilmesinin mümkün olup olmadığının, aralarında çevre mühendisi, maden mühendisi, jeoloji/hidrojeoloji mühendisi, ziraat mühendisi, kimya mühendisi ve biyolog bilirkişiler olmak üzere, gerekirse başka dallarda da uzmanlar seçilerek oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak alınacak rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, karara esas alınabilecek nitelikte ve yeterlilikte olmayan bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

 

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalı idare ile davalı yanında müdahilin temyiz istemlerinin kabulüne,

  1. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu Erzincan İdare Mahkemesinin 04/08/2021 tarih ve E:2020/699, K:2021/949 sayılı kararının BOZULMASINA,
  2. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
  3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 09/12/2021 tarihinde usulde oyçokluğuyla, esasta oybirliğiyle karar verildi.

Yorum Yok

Yorum Yap