a

Facebook

Twitter

Copyright 2015 Libero Themes.
All Rights Reserved.
 

3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendi uyarınca idari para cezası verilebilmesi için ikaz zorunluluğu

istinaf.com > İçtihatlar  > Danıştay İçtihatları  > 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendi uyarınca idari para cezası verilebilmesi için ikaz zorunluluğu

3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendi uyarınca idari para cezası verilebilmesi için ikaz zorunluluğu

3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (ç) maddesi uyarınca idari para cezasının ilgilisine tebliğinden itibaren bir ay içinde aykırılığın giderilmesi ve yapının mevzuata uygun hale getirilmesi durumunda ise (ç) bendi uyarınca ilave edilen para cezasının tahsil edilmeyeceği uyarısına yer verilmesi gerekmektedir.

İdari para cezasının ilgilisine tebliğinden itibaren bir ay içinde aykırılığın giderilmesi ve yapının mevzuata uygun hale getirilmesi durumunda ise 3194 sayılı İmar Kanunu’nun42. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca ilave edilen para cezasının tahsil edilmeyeceği hususunun bildirilmediği, dolayısıyla anılan hususta davacıya gerekli ikazın yapılmadığı görüldüğü,

Anılan hüküm ile, imar mevzuatına aykırılıkların yapı sahipleri tarafından giderilmesinin ve mevzuata uygun hale getirilmesinin amaçlandığı dikkate alındığı, anılan “ç” bendi uyarınca verilen para cezasının, Yasa kuralı belirtilmek suretiyle, idari para cezasının ilgilisine tebliğinden itibaren bir ay içinde aykırılığın giderilmesi ve yapının mevzuata uygun hale getirilmesi durumunda ise (ç) bendi uyarınca ilave edilen para cezasının tahsil edilmeyeceği yönündeki uyarının ilgisine tebliğ edilmesi, dolayısıyla ilgililere hem yapısını mevzuata uygun hale getirme imkanı, hem de anılan “ç” bendi uyarınca ilave edilen para cezasından kurtulma imkanı tanınması gerekmektedir. Yani,   anılan “ç” bendi uyarınca para cezasına muhatap olan kişinin, bir aylık bir sürede ruhsatsız ya da ruhsata aykırı yapısında aykırılığı mevzuata uygun hale getirmesi halinde söz konusu para cezasını ödemeyeceğini, aksi halde para cezasının ödenmesinden sorumlu olacağını bilmesi gerekmektedir.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2023/3073
Karar No : 2024/1817

TEMYİZ EDEN (DAVACI)  :

VEKİLİ           : Av.

 

KARŞI TARAF (DAVALI)  :

VEKİLİ           : Av.

 

İSTEMİN        KONUSU       : Konya Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesinin 16/03/2023 tarih ve E:2022/1426, K:2023/678 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

 

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem:  Antalya ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan otel yapısında tespit edilen ruhsat ve eki projesine aykırılıkların 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince, ruhsata bağlanması için bir ay süre verilmesine ruhsata bağlanmaması veya yıkılmaması halinde yıktırılmasına ve aynı Kanunun 42. maddesi uyarınca toplam 3.887.669,12-TL para cezası verilmesine ilişkin  03/11/2021 tarih  ve … sayılı Manavgat Belediye Encümeni kararının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Antalya 3. İdare Mahkemesince verilen 09/06/2022 tarih ve E:2021/1372, K:2022/662 sayılı kararda; Mahkemelerinin 11/02/2022 tarihli ara kararıyla mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, davacı tarafından keşif ve bilirkişi avansı yatırılmadığından keşif ve bilirkişi incelemesinin yaptırılamadığı,        ruhsatlı projesine aykırı uygulama yapıldığının usulüne uygun düzenlenen yapı tatil zaptıyla (ekli krokisiyle birlikte) tespit edildiği, tespiti kusurlandırıcı bir hususun bulunmadığı, ruhsatsız uygulamaların projeye uygun hale getirilmediği, para cezasının ve artırım sebeplerinin uygun hesaplandığı görüldüğünden, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek, davacı tarafından dava konusu imar para cezasına konu yapının alanına ilişkin bir itiraz ileri sürülmediği, diğer yandan davacı tarafından 3194 sayılı Kanunun 42/2/ç maddesi uyarınca hesaplanan ceza tutarının hatalı olduğunun ileri sürüldüğü görülmekle, söz konusu hususların aydınlatılması teknik bilgi gerektirmediğinden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığı, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerden dava konusu yapının bulunduğu parselin cephe aldığı ana cadde esas alınarak 3194 sayılı Kanunun 42/2/ç maddesi uyarınca hesaplanan imar para cezasında hukuka aykırılık bulunmadığından davacının iddialarına itibar edilmediğine dair gerekçenin eklenmesi suretiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI           :  Mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan davalı idarenin tespitlerinin doğruluğuna bakmadan karar verilmesinin hakkaniyetli olmadığı, keşif ve bilirkişi masraflarının hazine tarafından karşılanarak keşif yapılması gerektiği, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın verilen kararın usul ve Yasaya aykırı olduğu, projeye göre değişik kullanımın yaptırımının farklı olduğu, fonksiyon değişikliği olarak değerlendirilebilecek kısımların ayrılması ve bu kısımlarda 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca yapı maliyet birim fiyatları üzerinden para cezası verilmesi gerektiği, tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklama içermesi gereken fotoğraf, ölçü veya krokilerin tutanak içeriğinde olmadığı, tutanağın içeriğinin eksik olduğu, aykırılık alanının ve arazi ve arsa emlak birim değerleri ile çarpımın hatalı olduğu, parselin cephesi olmayan yolun emlak vergi değeri alınarak 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (ç) maddesi uyarınca hesaplanan ceza tutarının hatalı olduğu ileri sürülmektedir.

 

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI      : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY    TETKİK          HAKİMİ         …’IN DÜŞÜNCESİ    : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden  davacı tarafından 29/02/2024 tarihli dilekçe ile talep edilen ikinci kez yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin yürütmenin durdurulması  gereği görüşüldü:

 

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Davalı idare görevlileri tarafından düzenlenen 01/11/202021 tarihli yapı tatil tutanağı ile,  ruhsat ve projesine aykırı olarak;

imara aykırılıkların bulunduğu ve …… aykırılıktan etkilenen alan bulunduğu tespit edilmiştir.

Dava konusu 03/11/2021 tarih  ve 1152 sayılı belediye encümeni kararı ile, söz konusu tespit esas alınarak ruhsat ve eki projesine aykırılıkların 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince, ruhsata bağlanması için bir ay süre verilmesine ruhsata bağlanmaması veya yıkılmaması halinde yıktırılmasına, 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi uyarınca 4091 m² aykırılıktan etkilenen alan ve yapı grubu olarak 5/C grubu esas alınarak c/5, 10 ve 12. alt bentleri uyarınca arttırım uygulanmak suretiyle 1.587.340,73-TL para cezası verilmiş,  3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendi uyarınca  aykırılığa konu 4091 m² alan ile bu alanın bulunduğu arsa veya arazinin emlak vergisine esas asgari metrekare birim değeri olan 562,29-TL’nin çarpımı ile bulunan 2.300.328,39 TL para cezası ilave edilerek toplam 3.887.669,12 TL para cezası verilmiştir.

 

İLGİLİ MEVZUAT:

3194 sayılı İmar Kanununun Kanununun 42. maddesinin 2. fıkrasında; ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, bin Türk Lirasından az olmamak üzere, maddede belirtilen şekilde hesaplanan idari para cezalarının uygulanacağı düzenlenmiş; (a) bendinde; Bakanlıkça belirlenen yapı sınıflarına ve gruplarına göre yapının inşaat alanı üzerinden hesaplanmak üzere, mevzuata aykırılığın her bir metrekaresi için idari para cezası verileceği, bu miktarların her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında bir Türk Lirasının küsuru da dikkate alınmak suretiyle artırılaracağı; (b) bendinde ise; mevzuata aykırılığı yapı inşaat alanı üzerinden hesaplanması mümkün olmayan, yapının cephelerini ve diğer yapı elemanlarını değiştiren veya yapı malzemesi için öngörülen  gereklere aykırı bulunan uygulamalar için, Bakanlıkça yayımlanan ve aykırılığa konu imalatın tespiti tarihinde yürürlükte bulunan birim fiyat listesine göre ilgili idarece belirlenen bedelin % 20’si kadar idari para cezası verileceği, (c) bendinde ise artırım sebepleri sayılmış, (ç) bendinde ise bu fıkra uyarınca idari para cezası verilmesini gerektiren aykırılığa konu alan ile bu alanın bulunduğu arsa veya arazinin emlak vergisine esas asgari metrekare birim değerinin çarpımı ile bulunan bedel kadar idari para cezasının yukarıdaki bentlere göre aykırılıktan sorumlu olan yapı sahibine ve yapı müteahhidine verilen para cezalarına ayrıca ilave edileceği, bu fıkraya göre verilen idari para cezasının ilgilisine tebliğinden itibaren bir ay içinde aykırılığın giderilmesi ve yapının mevzuata uygun hale getirilmesi halinde bu bent uyarınca ilave edilen para cezasının tahsil edilmeyeceği kurala bağlanmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacağı haller” başlıklı 31. maddesinin, yargılama giderleri konusunda yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 324. maddesinde; taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorunda olduğu, aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı, aynı Kanunun 325. maddesinde ise; tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hakim tarafından resen başvurulan deliller için gereken giderlerin, bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verileceği, belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden ödenmesine hükmedileceği, kurala bağlanmıştır.

 

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Kararın, ruhsat ve eki projesine aykırılıkların 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince, ruhsata bağlanması için bir ay süre verilmesine ruhsata bağlanmaması veya yıkılmaması halinde yıktırılmasına ve 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi uyarınca verilen 1.587.340,73 TL para cezasına ilişkin kısmı ile ilgili olarak;

Davacı tarafından, projeye göre değişik kullanımın yaptırımının farklı olduğu, fonksiyon değişikliği olarak değerlendirilebilecek kısımların ayrılması ve bu kısımlarda 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca yapı maliyet birim fiyatları üzerinden para cezası verilmesi gerektiği itirazı ileri sürülmüştür. Davacının söz konusu iddiasının, dava konusu belediye encümeni kararı ile 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi uyarınca verilen para cezasının miktarının değişmesine yol açması söz konusu olabileceğinden, davanın sonucuna etki etme  ihtimali bulunmaktadır.

Anayasa’daki hakların etkili bir biçimde korunması için davaya bakan mahkemelerin Anayasa’nın 36. maddesine göre “tarafların dayanaklarını, iddialarını ve delillerini etkili bir biçimde inceleme görevi” vardır (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 30). AİHM içtihatlarına göre bir mahkemenin davaya yaklaşımının başvurucuların iddialarına yanıt vermekten ve başvurucuların temel şikâyetlerini incelemekten kaçmaya neden olması hâlinde Sözleşme’nin 6. maddesi davanın düzgün bir biçimde incelenmesi hakkı bakımından ihlal edilmiş olur (Kuznetsov/Rusya, B. No: 184/02, 11/4/2007, §§ 84, 85).  (AYM, Erkan Akış ve diğerleri, B. No: 2013/6133, 13/4/2016, § 50)

Ayrıca bir davaya ilişkin olarak iddia ve savunmanın dayanağını teşkil eden taraflarca usulüne uygun ileri sürülmüş maddi vakıaların ve bu vakıalara ilişkin delillerin doğru olup olmadığının usulünce araştırılarak tespit edilmesi mahkemelerin görevidir. Özellikle yapılan bir yargılamada çözümü hukuk dışında özel, teknik bir bilgi ve inceleme gerektiren hususların yeterince açıklığa kavuşturulması gerekir (Hasan Rahmi Özgenç, B. No: 2013/2418, 16/12/2015, § 54). Nitekim AİHM de uyuşmazlığın çözümünde önemli bir etkisi olabilecek bir delilin toplanmamasının bir bütün olarak yargılamanın adil olmaması sonucuna yol açacağını belirtmektedir (Elsholz/Almanya, B. No: 25735/94, 13/7/2000,§§ 66, 67). (AYM, Erkan Akış ve diğerleri, B. No: 2013/6133, 13/4/2016, § 58)

Uyuşmazlıkta; yapının 8 katında olmak üzere çok fazla sayıda aykırılığın bulunduğu, toplam 4091 m²  olmak üzere aykırılıktan etkilenen büyük bir alanın söz konusu olduğu dikkate alındığında,  3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca yapı maliyet birim fiyatları üzerinden para cezası hesaplanacak herhangi bir alanın bulunup bulunmadığının tespit edilerek bütün açıklığıyla ortaya konulması hakkaniyete uygun bir yargılama bakımından önem taşımaktadır. 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca yapı maliyet birim fiyatları üzerinden para cezası hesaplanacak herhangi bir alanın bulunup bulunmadığının tespitinin ise mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak tespit edilebileceği açıktır.

Yargılamanın sonucuna doğrudan etkili olabilecek maddi vakıaların aydınlatılması amacıyla keşif ve bilirkişi yaptırılmadan karar verilmesi hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında sorun oluşturabilmektedir.

Bakılan davada, İdare Mahkemesince yürütmenin durdurulması istemi hakkında mahallinde keşif ve bilirkişi yaptırılarak hazırlanacak rapora göre karar verilmesine karar verildiği, keşif ve bilirkişi avansının davacıdan istenilmesine rağmen yatırılmaması nedeniyle keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılamadığı, ruhsatlı projesine aykırı uygulama yapıldığının usulüne uygun düzenlenen yapı tatil zaptıyla (ekli krokisiyle birlikte) tespit edildiği, tespiti kusurlandırıcı bir hususun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun ise İdari Dava Dairesince davacı tarafından dava konusu imar para cezasına konu yapının alanına ilişkin bir itiraz ileri sürülmediği, diğer yandan 3194 sayılı Kanunun 42/2/ç maddesi uyarınca hesaplanan ceza tutarının hatalı olduğunun ileri sürüldüğü görülmekle, söz konusu hususların aydınlatılması teknik bilgi gerektirmediğinden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığı gerekçesi eklenmek suretiyle reddedildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda; 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca yapı maliyet birim fiyatları üzerinden para cezası hesaplanacak herhangi bir alanın bulunup bulunmadığı hususunun çözümü mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasını zorunlu kıldığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 325. maddesi uyarınca keşif ve bilirkişi avansının yargılama sonucu haksız çıkan taraftan alınmak şartıyla öncelikle davalı idareden istenilmesi, davalı idarenin de yatırmaması halinde Hazineden ödenmesi istenilerek mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle anılan hususun açıklığa kavuşturulması  suretiyle davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava konusu işlemin 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi uyarınca verilen para cezasına ilişkin kısmı hakkında karar verilmesinde isabet bulunmadığından, temyize konu İdari Dava Dairesi kararının anılan kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

Öte yandan; dava konusu işlemin ruhsat ve eki projesine aykırılıkların 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince, ruhsata bağlanması için bir ay süre verilmesine ruhsata bağlanmaması veya yıkılmaması halinde yıktırılmasına dair kısmına ilişkin olarak ise, yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenecek rapordaki aykırılıkların ruhsata tabi olup olmadığı ya da ruhsata aykırılık bulunup bulunmadığına dair değerlendirmeler, dava konusu işlemin anılan kısmını etkileyeceğinden, bu kısım hakkında bilirkişi raporundaki değerlendirmelere göre yeniden karar verilmesi gerekmektedir.

 

Kararın, 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendi uyarınca verilen 2.300.328,39 TL para cezasına ilişkin kısmına gelince;

3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendinde, anılan fıkra uyarınca idari para cezası verilmesini gerektiren aykırılığa konu alan ile bu alanın bulunduğu arsa veya arazinin emlak vergisine esas asgari metrekare birim değerinin çarpımı ile bulunan bedel kadar idari para cezasının (a), (b) ve (c) bentlerine göre verilen para cezalarına ayrıca ilave edileceği hükme bağlanmış; verilen idari para cezasının ilgilisine tebliğinden itibaren bir ay içinde aykırılığın giderilmesi ve yapının mevzuata uygun hâle getirilmesi durumunda ise (ç) bendi uyarınca ilave edilen para cezasının tahsil edilmeyeceği öngörülerek, ilgilisi açısından yeni bir imkan getirilmiş olup, anılan şartın yerine getirilmesi halinde ilgililere ilave edilen para cezasından kurtulma imkanı sağlanmaktadır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin ikinci fıkrasına 25/3/2020 tarihli ve 7226 sayılı Kanun’un 39. maddesiyle eklenen (ç) bendinin Anayasa’nın 2., 10. ve 35. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptali için itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulması üzerine, 01/04/2022 tarihli, 31796 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan  Anayasa Mahkemesinin 26/01/2022 tarihli, E:2020/95, K:2022/3 sayılı kararıyla, anılan hükmün Anayasaya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar verilmiş olup, anılan kararda aşağıda yer alan değerlendirmelere yer verilmiştir.

Hukuk devletinin temel unsurlarından biri de belirlilik ilkesidir. Bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup kişinin kanundan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini verdiğini bilmesini zorunlu kılmaktadır. Kişi ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlayabilir. Hukuki güvenlik ilkesi bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.  (AYM, E.2020/95, K.2022/3, 26/01/2022, § 13)

Düzenli, sağlıklı ve çevre koşullarına uygun yapılaşmanın temini ile imar mevzuatına aykırı yapıların bir an önce ortadan kaldırılmasının kişilerin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakları üzerindeki olumlu etki ve sonuçları gözetildiğinde kuralın imar mevzuatına aykırı yapılaşmanın önlenmesi, cezai yaptırım öngörülmesi suretiyle caydırıcılığın sağlanması, gerçekleşmiş olan aykırılıkların ise bir an önce bizzat ilgilisi tarafından ortadan kaldırılmasının teşvik edilmesi amacıyla ihdas edildiği anlaşılmaktadır.(AYM, E.2020/95, K.2022/3, 26/01/2022, § 18)

“Belirlilik ilkesi”, düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir.  Belirlilik ilkesi gereği; idari yaptırımların belirli, açık ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.

Para cezasına muhatap olan kişinin, hangi fiili sebebiyle ve hangi yasaya dayanılarak yaptırım uygulandığını, para cezasının nasıl belirlendiğini, sonuçlarını ve varsa hangi hallerde para cezasının tahsilinden vazgeçileceği hususlarını, yani para cezasının sebebini ve ne gibi sonuçları olduğunu bilmesi gerekir.

Anılan hüküm ile, imar mevzuatına aykırılıkların yapı sahipleri tarafından giderilmesinin ve mevzuata uygun hale getirilmesinin amaçlandığı dikkate alındığı, anılan “ç” bendi uyarınca verilen para cezasının, Yasa kuralı belirtilmek suretiyle, idari para cezasının ilgilisine tebliğinden itibaren bir ay içinde aykırılığın giderilmesi ve yapının mevzuata uygun hale getirilmesi durumunda ise (ç) bendi uyarınca ilave edilen para cezasının tahsil edilmeyeceği yönündeki uyarının ilgisine tebliğ edilmesi, dolayısıyla ilgililere hem yapısını mevzuata uygun hale getirme imkanı, hem de anılan “ç” bendi uyarınca ilave edilen para cezasından kurtulma imkanı tanınması gerekmektedir. Yani,   anılan “ç” bendi uyarınca para cezasına muhatap olan kişinin, bir aylık bir sürede ruhsatsız ya da ruhsata aykırı yapısında aykırılığı mevzuata uygun hale getirmesi halinde söz konusu para cezasını ödemeyeceğini, aksi halde para cezasının ödenmesinden sorumlu olacağını bilmesi gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden; dava konusu işlem ile; anılan uyarınca (ç) bendi uyarınca  aykırılığa konu 4091 m² alan ile bu alanın bulunduğu arsa veya arazinin emlak vergisine esas asgari metrekare birim değeri olan 562,29-TL’nin çarpımı ile bulunan 2.300.328,39 TL para cezası ilave edildiğinin belirtildiği, ancak gerek dava konusu işlemde gerekse, dava konusu işlemin tebliğine dair üst yazıda idari para cezasının ilgilisine tebliğinden itibaren bir ay içinde aykırılığın giderilmesi ve yapının mevzuata uygun hale getirilmesi durumunda ise (ç) bendi uyarınca ilave edilen para cezasının tahsil edilmeyeceği uyarısına yer verilmediği anlaşılmaktadır.

Bu itibarla;  davacıya gerek dava konusu işlemde, gerekse dava konusu işlemin tebliğine dair üst yazıda idari para cezasının ilgilisine tebliğinden itibaren bir ay içinde aykırılığın giderilmesi ve yapının mevzuata uygun hale getirilmesi durumunda ise (ç) bendi uyarınca ilave edilen para cezasının tahsil edilmeyeceği hususunun bildirilmediği, dolayısıyla anılan hususta davacıya gerekli ikazın yapılmadığı görüldüğünden; temyize konu İdari Dava Dairesi kararının anılan kısmında  da hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

  1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
  2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun gerekçe eklenmek suretiyle reddi yolundaki temyize konu Konya Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesinin 16/03/2023 tarih ve E:2022/1426, K:2023/678 sayılı kararının, 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendi uyarınca verilen para cezasına ilişkin kısmı yönünden oybirliğiyle, diğer kısımları yönünden ise oyçokluğuyla BOZULMASINA,
  3. İkinci kez yürütmenin durdurulması istemi üzerine yatırılan ve kullanılmayan 704,50 TL harcın davacıya iadesine,
  4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 13/03/2024 tarihinde, kesin olarak karar verildi.

 

 

(X) KARŞI OY:

Dava; Antalya ili, …ilçesi, …Mahallesi, …ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan otel yapısında tespit edilen ruhsat ve eki projesine aykırılıkların 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince, ruhsata bağlanması için bir ay süre verilmesine ruhsata bağlanmaması veya yıkılmaması halinde yıktırılmasına ve aynı Kanunun 42. maddesi uyarınca toplam 3.887.669,12-TL para cezası verilmesine ilişkin  03/11/2021 tarih  ve …sayılı Manavgat Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, İdare Mahkemesince yürütmenin durdurulması istemi hakkında mahallinde keşif ve bilirkişi yaptırılarak hazırlanacak rapora göre karar verilmesine karar verildiği, keşif avansının davacıdan istenilmesine rağmen yatırılmadığı, İdare Mahkemesince davacı tarafından keşif ve bilirkişi avansı yatırılmadığından keşif ve bilirkişi incelemesi yapılamadığı, ruhsatlı projesine aykırı uygulama yapıldığının usulüne uygun düzenlenen yapı tatil zaptıyla (ekli krokisiyle birlikte) tespit edildiği, tespiti kusurlandırıcı bir hususun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun ise İdari Dava Dairesince davacı tarafından dava konusu imar para cezasına konu yapının alanına ilişkin bir itiraz ileri sürülmediği, diğer yandan davacı tarafından 3194 sayılı Kanunun 42/ç maddesi uyarınca hesaplanan ceza tutarının hatalı olduğunun ileri sürüldüğü görülmekle, söz konusu hususların aydınlatılması teknik bilgi gerektirmediğinden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığı gerekçesi eklenmek suretiyle reddedildiği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta; davacı tarafından projeye göre değişik kullanımın yaptırımının farklı olduğu, fonksiyon değişikliği olarak değerlendirilebilecek kısımların ayrılması ve bu kısımlarda 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca yapı maliyet birim fiyatları üzerinden para cezası verilmesi gerektiği itirazının ileri sürüldüğü, davacının aykırılıklara ve aykırılıktan etkilenen alan büyüklüğüne yönelik hiçbir itirazının ve ihtilafın olmadığı, kaldı ki davacının anılan iddiasının İdari Dava Dairesince karşılandığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda; dava konusu işlem ile tespit edilen aykırılıklar incelendiğinde aykırılıkların bağımsız bölüm sayısını ve kullanım amacını değiştirdiği görüldüğünden, para cezasının 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca yapı maliyet birim fiyatları üzerinden hesaplanması mümkün olmadığından, 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi uyarınca verilen para cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından, temyize Konu İdari Dava Dairesi kararının ruhsat ve eki projesine aykırılıkların 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince, ruhsata bağlanması için bir ay süre verilmesine ruhsata bağlanmaması veya yıkılmaması halinde yıktırılmasına ve 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi uyarınca verilen 1.587.340,73 TL para cezasına ilişkin kısmının onanması gerektiği oyuyla, Dairemiz kararının anılan kısmına katılmıyorum.

 

Yorum Yok

Yorum Yap